Yaşar Kemal ülkemizin Homeros'u, has adamı, delikanlısı, yufka yüreklisidir. Tek bir karavana cümlesi yoktur. Yaşayan en büyük romancılardan biri olmasına rağmen aynı zamanda en çok Nobel alamayan yazar olarak da ünlenmiştir. Elinden çıkan ne varsa okunmalı.
Kitap Yaşar Kemal'in 1950-1965 arası gezip gördükleri, sorup öğrendiklerinin yekünüdür. Dört cilt tutar, şimdilerde YKY'de, üstelik bulması da kolay. Yeri geliyor Nuh'un gemisini aramak için Ağrı Dağı'na tırmanıyor kumaş pantolonuyla, yeri geliyor kaçakçılarla sınırı aşıyor at üstünde. Bir başka sahnede Pasinler depremi sonrası bölgeye gidip, insanlar kış günü çadırlarda uyurken otelde uyumayı kendine yediremediğinden donmamak için gece boyu zıplıyor, ısınamıyor. Antalya'da ormanlar neden yanıyor, kim yakıyor; bu şeyhler şıhlar ne menem insanlar; en güzel kır çiçekleri nereden toplanır; bu fakirliğin garipliğin çaresi yok mudur; suyun başını kimler tutuyor... hepsi ve daha fazlası var. Muhabirlik nasıl yapılır, tarih nasıl yazılır, insan sevgisi nedir, gezgin kime denir, öğrenmek istiyorsanız derhal bu kitabı okumalısınız. Okuduğum en iyi kitaplardan biri ve belki en kıymetlisi. Ve ne yazık ki Yaşar Kemal'in en görmezden gelinmiş eseri. Müfredatta yeri olmalı, dört dönem dersi verilmeliydi halbuki. Behemehâl okunmalı.