PODCAST

11 Haziran 2014 Çarşamba

Esrarkeşler - Muallim Şövalye Hasan Basri


Muallim Şövalye Hasan Bahri yazarın adı. Şu ismi görüp de meraklanmayan adamdan zaten ümidi kesmek gerek. Baştan aşağı sır, baştan aşağı gizem. Güya saraya bir rapor hazırlamak için esrarkeşlerin arasına sızıyor -kendisi Osmanlı müfettişi-. Esrarkeşlerin psikolojisi, ritüelleri, afyonkeşlerle farkları üzerine gözlem yapıyor ama öyle şeyler yazmış ki kesin üflenti bu adam diye düşünüyor insan. Kitabın basım yılı 1915 fakat şimdilerde Kebikeç Yayınları basmış, 5-6TL gibi komik bir fiyata sahaflardan bulabilirsiniz.



Gelelim kitaba; dili haliyle eski ve ağdalı ama Reşad Ekrem Koçu okur gibi oluyorsunuz. Ağzım kulaklarımda okudum ben. Filmi çekilse siyah-beyaz olur, kaçarı yok; öyle kitaplardan. Bir basamak yazmış, esrarkeşlerin hayatının basamak basamak nasıl sona yaklaştığını göstermek için:

1. basamak: ne ’e, 
2. basamak: za’fiyet, 
3. basamak: kayıtsızlık, 
4. basamak: sefâlet, 
5. basamak: hastane ve 
6. basamak: mezar

Sonra da esrar nereden temin edilir, nasıl içilir, zararları nelerdir, keyfi ne menem bir keyiftir onlardan bahsetmiş. Altı çizili satırlar aramaya gerek yok, ilk önüme gelen sayfadan bir kısım ekleyeyim:

"Esrârkeşlerin yegane düşüncesi esrâr tedârik etmek meselesidir. Esrârkeşler ayyaşîn gibi her yerde içemezler. Esrar hakikaten bir sırdır. Tedâriki de müşküldür. Esrâr bulmak bir esrârkeş içun büyük ikramiye kazanmak gibidir. Kabakdan bir duman almak içun Üsküdar'dan Tavuk Pazarı'na gelmek bir esrârkeşe hiçdir. Hava yağmurluymuş, soğukmuş, onun için vızdır.

Esrârı herkes içmekden son derece tevakki ve a'deta korkmalıdır ve kat'îyen tecrübe etmeğe kalkışmamalıdır. İlk defa esrâr sigarasının derhâl tatlı bir rehavet, tatlı bir muhakeme verdiğine aldanup da te'sîr etmedi zannıyla zinhar ikinci sigarayı içmemelidir. Birdenbire çok içilecek olursa gayet fenadır. Bazı vücûdlar üzerinde çok dehşetli te'sîrât yapar. Mide bulanır, gözler açılmaz, bazısı da gayr-i ihtiyari avazı çıktığı kadar bağırır. Ne kadar sus diseniz dinlemez. Adeta deli gibi ulur. Bu hâl ilk defa içenler üzerinde görülür. Sonraları bu alâim tekrar etmezse de esrârın te'sîriyle evhamı artar ve üzerlerine havf (korku) ve tereddüt arz olur. Şu'le-i hafıza söner; tâbiatıyla fikr-i teşebbüs de tevkif ider, âtıl ve tenbil olurlar. Bütün dalgalarının mahsûlesi 'yapmıyorlar, itmiyorlar' sözlerinden ibaret kalır ve ömürleri 'olsa' ile, 'bilse' ile geçer."

Şimdiki narkotiğin hazırladığı kitaplara bakıyorum da kıyaslanmayacak kadar fakir kalır Hasan Basri'nin yanında. Ama haklarını verelim, yeni narkotik kitapları bir argo sözlüğü gibi. Eline geçen olursa kaçırmasın derim.