PODCAST

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Ölümden Beter Yazgılar - Kurt Vonnegut



Kurt Vonnegut en büyük Amerikan yazarlarından biriydi bana kalırsa. Bir hiciv ustasıydı. Ona göre kitapları sadece araçtır, amaç savaşı lanetlemektir. Bu işi de ondan daha zarif ve zekice yapanı görmedim. Alayında bile merhamet, sevgi var. Ağdalı lafları sevmiyor, yekten söylüyor diyeceğini. Tek kötü kitabı yok.


Bu Diyar Baştan Başa - Yaşar Kemal



Yaşar Kemal ülkemizin Homeros'u, has adamı, delikanlısı, yufka yüreklisidir. Tek bir karavana cümlesi yoktur. Yaşayan en büyük romancılardan biri olmasına rağmen aynı zamanda en çok Nobel alamayan yazar olarak da ünlenmiştir. Elinden çıkan ne varsa okunmalı. 

Bazuka - Murat Uyurkulak



Yazar eski solculardan. Birçoklarına göre mazisinin ekmeğini yiyor. Güya Kürt politikası ve Gezi Parkı eylemlerine bakışı getirdi onu buralara (buralar nereyse). Bu sayede çıktı kitapları Metis etiketiyle. Aynı zümrenin, Nobel Edebiyat Ödülü'nü veren kurulu da güzel ülkemizi bölmek adına bir araya gelmiş şer odağı olarak gördüğünü hatırlayalım. Tavsiyem bu saçmalıklara kulağınızı tıkayıp okumanızdır. Beğenirsiniz, beğenmezsizin paşa gönlünüz bilir. 

17 Temmuz 2014 Perşembe

Siyah 'An'lar - Jean Baudrillard



Baudrillard seveni kadar sevmeyeni de bol bir adam. Sevmeyenleri onu sıradan şeyleri rahatsız edici bir avant-gardelıkla anlatmakla; şan şöhret sevdasıyla itham ederler. Gerçekten de 50 yaşına kadar ismi sanı duyulmamış biridir. Talih yüzüne 50'sinden sonra (tribünlere oynamaya başladıktan sonra) güler. Kendi adıma bu ithamları fazla ağır buluyorum. Sevenleriyse zannederim en çok üslubuna düşkündürler. Siyah Anlar bir nevi günlük diyebiliriz. Kısa notlardan oluşuyor. 

Sek Sek - Julio Cortazar



Cortazar Arjantin'in, Güney Amerika'nın ve dünyanın en iyi yazarlarından biri. Pablo Neruda diyor ki: "Cortazar'ın hiçbir yapıtını okumamış olmak, ömür boyu şeftali yememiş olmak gibi bir şeydir." Hatta eli arttırıyor ve ekliyor: "Cortazar okumamış insan bir kader kurbanıdır." Sonuna kadar katılıyorum. Alaycı, kederli, zeki ve matrak bir adam. Sek Sek, yazarın en meşhur kitabı. Ününü sonuna kadar hak ediyor.

15 Temmuz 2014 Salı

Ravel - Jean Echenoz



Jean Echenoz ismi pek duyulmamış bir yazar. Ayrıntılara bir hafiye kadar düşkün. Tuhaf bir anlatımı var. Türkçe'ye iki kitabı çevrildi, ikisi de biyografik roman. Koşmak'ta Çek atlet Emil Zatopek'i, bu kitapta ise Ravel'in son on yılını yazmış. Kahraman seçimi sıradışı.

Eşsiz Hazlar: Mastürbasyon Külliyatı - Harry Mathews



Harry Mathews oulipo'culardan; Amerikalı. Deneysel işlere merakım vardır ama bu pek sevdiğim bir tür değil doğrusu. Kitabı okuma sebebim Sel Yayıncılık'ın Geceyarısı Kitapları'ndan çıkması ve çevirmeninin Cem Akaş olmasıydı. Kısacık bir kitap, gözüm de kesti: 64 sayfa.

Milletlerin Zenginliği - Adam Smith



Adam Smith ismini duymadıysanız, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ne hiç uğramadınız demektir. Bu fakültenin öğrencisiyseniz ve her nasılsa bu isme aşina değilseniz, çok yanlış bir tercih yapmışssınız diyebiliriz. Beyefendinin ismi iktisatçının besmelesi gibidir. 1776 yılında yazdığı bu tuğla da klasik iktisatın amentüsüdür. Okumadan olmaz. 


11 Temmuz 2014 Cuma

Erotologya? - Hulki Aktunç



Şiir, roman ve öykülerini pek sevemediğim bir yazar Hulki Aktunç. Fakat kitap müptelası, iyi bir okur. İptilayı nerede görsem tanırım. Hevesle, iştahla, hayranlıkla okumuş ve okuduklarından damıttıklarının tahsilatını cömertçe paylaşmış. Erotologya adı üzerinde tenasül hayatı üzerine yazılan denemelerden müteşekkil bir kitap.

10 Temmuz 2014 Perşembe

Kan Sıcak Akacak - Alp Buğdaycı



Alp Buğdaycı tecavüz ve işkence nedeniyle yargılandı. Olayın ardından yıllar geçti ve Alp Buğdaycı ısrarla suçsuz olduğunu iddia etti. Merak edenler için internette yeteri kadar dedikodu ve bilgi var; ben uzatmayacağım. Bir sene sonrasında da Kan Sıcak Akacak çıktı. ‘Halkın âr ve hayâ duygularını rencîde ettiği veya cinsî ârzûları tahrîk ve istismâr ettiği’ gerekçesiyle, Türk Ceza Kanunu’nun 426. maddesi gereğince toplatıldı ve hakkında ‘kamu davası’ açıldı. Kitap, raflarda bir hafta kaldı. Ardından, ‘Muzır Kurulu’nun raporuyla, ‘edebiyatdışı’ ilan edildi. 'Cinsel sapık eğilimlerin yaygınlaştırıldığı, evlilik müessesesinin yıpratıldığı, Türk aile kurumuna kaynaklık eden temel değerlerin yozlaştırıldığı ve neticede toplumun ahlâki çöküntüsünün hedeflendiği' tespit edilerek, müstehcen yaftası yapıştırıldı.

Veciz Sözler - Barış Bıçakçı



Veciz Sözler Barış Bıçakçı'nın en kötü romanı. Fakat Barış Bıçakçı'nın en kötü romanı sizi daha iyi bir insan yapacak kadar da iyi. Müptelaları -ki ben de onlardan biri sayarım kendimi- bağışlasınlar fakat kitaptaki sözlerden bazıları veciz olduğu kadar beylik de geldi bana. Hikaye de öyle.

Sinek Isırıklarının Müellifi - Barış Bıçakçı



Barış Bıçakçı'yı daha önceki yazıda yeterince övmüş, yere göğe koyamamıştım. Seriyi bozmak niyetinde değilim, methiyeme kaldığım yerden devam edeceğim. Sinek Isırıklarının Müellifi beyefendinin son kitabı. 

Aramızdaki En Kısa Mesafe - Barış Bıçakçı



Barış Bıçakçı oldukça mütevazi bir adam. Sanki kitaplarını onun rızası olmadan basmışlar gibi mahcup. Başkası için yazılmamış şeyler, belli. Gizli gizli günlüğünü okuyor gibi hissediyorum. İçten, dolaysız ve gösterişsiz. Son zamanlardaki en iyi öykü yazarlarından hatta belki en iyisi. Birçoklarına göre de mesafeli biri. Ne bir demeç veriyor ne kitabı hakkında konuşuyor. Bunu da kendine bir gizem katmak için yapmadığına eminim. Türk edebiyatının son keşişi (Hayalet Oğuz ilktir herhalde). Aramızdaki En Kısa Mesafe bir hikaye kitabı. Kısacık bir kitap; Ankara - İstanbul arası kadar bile değil. 

Masumlar - Burhan Sönmez



İlkokula başlamadan önce Anadolu'nun bağrı Polatlı'dadır. Hukuk kazanır, yıl 1982. İslamcıların yurdunda kalır. Dik başlıdır o dönem için. Bir gün gözaltına alırlar. Ağzını burnunu bir güzel dağıtırlar. Aradan yıllar geçer, fakülte biter güç bela. Avukatlık yaptığı sıralarda ÖDP genel yardımcılığıyla da uğraşır. Bu kez çevik kuvvet kırar ağzını burnunu. Öyle ki öldü sanır bırakırlar. İngiltere'de tedavi görür işkence mağduru olarak. Hayatı da bu noktada değişir. O magandaların sayesinde artık Cambridge'tedir. Ayrıntı Yayınları Yayın Kurulu'na girer. Yazmaya başlar. Masumlar ikinci romanı. 2011 Sedat Simavi En İyi Roman Ödülü'nü aldı. 

Baudelaire Paranoyası - Ken Bruen



Kara roman polisiyenin bir alt türü. Polisiyede ortada bir gizem vardır ve kriminolojik olayların incelenmesiyle sır perdesi aralanır. Kabaca bir problemin çözümünün hikayesidir. Kara romandaysa cinayet ortadadır. Okuyucu daha en başından maktulü, katili tanır. Buradaki amaç problemin ve sürecin psikolojik analizidir. Polisiyede okuyucu kendini çoğunlukla katilin izini sürerken bulur fakat kara romanda kendinizi katilin de yerine koyarsınız. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı bu türün en iyi ve en meşhur örneklerinden biridir. Kara roman okumak isteyenler için bir cevher Ken Bruen. Baudelaire Paranoyası da yazarın en iyi romanı bana kalırsa.

İklimler - Andre Maurois



Asıl adı Emile Herzog. Proust'tan 14 sene sonra, 1885'te doğmuş. Çocuk edebiyatıyla da ilgilenmiş vaktiyle. Biyografi yazarlığı geçmişi de var. Proust'un da biyografisini yazmış. İlk karısı öldükten sonra da Proust'un yeğeniyle evlenir. Bana kalırsa yazdıkları da Proust'tan izler taşır ve en az onun kadar övgüye hak eder. Bir başka Fransız yazar Bernaros şöyle anlatmış beyefendiyi: "Maurois için açık kafalıdır derler; öyledir. Bir genelev kapısı gibi açıktır kafası, ne giren bellidir ne çıkan." Bernaros Fransızların İskender Pala'sı gibidir, katolik ahlaka uygun eserler verir. Meşhur romanının adı Bir Taşra Papazının Güncesi'dir. Varın siz düşünün. O yüzden mazur görmek lazım. 

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Ada ya da Arzu - Vladimir Nabokov



Hayatını iliklerine kadar çekerek yaşamış, yazmış has bir adamdır Nabokov. Onun kahramanları sevişecek olsa altlarında küpe çiçeği mi uzanıyor yoksa melisa mı; sırtlarını ardıça mı dayadılar yoksa akasyaya mı bilirsiniz. Etraflarında hangi kuş uçuşuyor, o konan kelebeğin şeceresi nedir haberiniz olur. Size hayatı, etrafındaki her şeyle ve isimleriyle sunar çünkü adlandırılmayan yoktur. Evinin bahçesindeki ağacı tanımayan adamın yazdıklarını okumaya değer bulmam. Merak, arzu, iştah, zerafet Nabokov'un yoğrulduğu hamurdur. Ada ya da Arzu da bana kalırsa baş yapıtıdır.


7 Temmuz 2014 Pazartesi

Ortadoğu: Bir Şiddet Tarihi - Hamit Bozarslan



Ortadoğu'nun kadim ve yakın dönem tarihi hakkında bir dolu nitelikli kitap var. Hamit Bozarslan'ın kitabı da onlardan biri. Lice doğumlu bir sosyolog, tarihçi, Ortadoğu uzmanı. Bölgenin insanı. EHESS'te profesör. 'Kürt sorunu'yla ilgili da hatırı sayılır miktarda makalesi, kitabı var. 

Petrol; Para ve Güç Çatışmasının Epik Öyküsü - Daniel Yergin



Petrol türlü şehir efsanesinin ve siyasi geyiğin konusu olmuş bir yeraltı zenginliği. Birçoklarına göre modern çağdaki tüm savaşların müsebbibi. Ortadoğu'daki bitmeyen kavga, Afrika'daki açlık, Türkiye'nin doğusundaki savaş, Ruslar'ın sıcak denizlere inme sevdası hep bu nane yüzünden. Fakat ilginçtir bu iddia sahipleri çoğunlukla konunun zır cahilidirler.Ve bildiğini sanan kimseyle Buda'nın kendisi gelse baş edemez. Bu gibi popüler konuların uzmanı çok olur. Üç-beş kaynaktan devşirdikleri yarım yamalak bilgiyle koca puntolarla kitaplar yazar, ahkam keserler. Daniel Yergin gibi hakiki adamlar da bu kirlilikte keşfedilmeyi bekleyen cevherdirler.

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Suçumuz Mükemmel Olmak - Selahattin Duman



Sekiz-on sene evvelinin popüler köşe yazarıydı Selahattin Duman. Hala sadık okurları vardır benim gibi. Böyle göz önünde adamlar bayağılıkla itham edilirler çoğunlukla. Bayağı bir tarafı var, kabul. Fakat bu tarafını tadında kullanıyor, kesinlikle ucuz bir adam değil. Engin Ardıç'ın Orta Anadolu versiyonu gibi geliyor bana. Seveni kadar sevmeyeni de vardır elbet ama sevmeyenlerin pek çoğu bir-iki satır okumuşlardır ancak. Beyefendiyi sevmeyenleri alıngan bulurum genelde. "Ben operayı devletin şişman kadınları para karşılığı bağırttığı bir yer olarak bilirdim" yazdı, yer yerinden oynamıştı. Osuruktan nem kapanlardan değilseniz şans vermenizi tavsiye ederim. Gelelim kitaba;

Dansözün Ölümü - Şebnem Şenyener



Şebnem Şenyener'in bu cinai romanı 2006 yılında Can Yayınlarından çıktı. Ne yazarın ne de romanının hakkında doğru dürüst bir şey yazılmamış. Türkiye'de edebiyata olan ilgi tek yönlü; herkes yazar fakat nitelikli okur bulmak zor. Ne demiş Gore Vidal: "Roman öldü fikrine katılmıyorum. bence okur ölmüştür." Bu didaktik girişten sonra romana gelelim: