PODCAST

10 Temmuz 2014 Perşembe

İklimler - Andre Maurois



Asıl adı Emile Herzog. Proust'tan 14 sene sonra, 1885'te doğmuş. Çocuk edebiyatıyla da ilgilenmiş vaktiyle. Biyografi yazarlığı geçmişi de var. Proust'un da biyografisini yazmış. İlk karısı öldükten sonra da Proust'un yeğeniyle evlenir. Bana kalırsa yazdıkları da Proust'tan izler taşır ve en az onun kadar övgüye hak eder. Bir başka Fransız yazar Bernaros şöyle anlatmış beyefendiyi: "Maurois için açık kafalıdır derler; öyledir. Bir genelev kapısı gibi açıktır kafası, ne giren bellidir ne çıkan." Bernaros Fransızların İskender Pala'sı gibidir, katolik ahlaka uygun eserler verir. Meşhur romanının adı Bir Taşra Papazının Güncesi'dir. Varın siz düşünün. O yüzden mazur görmek lazım. 


Kitabın yazım tarihi 1928, Erol Taş'ın doğum yılı. Baş kahraman Philippe'nin yaşamındaki iki ayrı dönemi (kadını) anlatıyor kabaca. Çoğu kitap bir kez okunur, bazıları ikinci okumayı hak ederler ve pek azı defalarca okutur kendini. Bu kitap son sınıfa dahil. Nadir bulunur güzellikte. Caen'den aldığı felsefe diplomasının hakkını veriyor yazar. Proust ile yarışabilecek tek kişi. Elinizdeki kitapları bir tarafa bırakın, bu kitabı okuyun. Öyle güzel. Okuğum en güzel on kitap listesine hiç düşünmeden dahil ederim. Varlık'tan çıkmıştı şimdi Helikopter Yayınları bastı. Yayın yönetmeni şöyle yazmış: "Helikopter'in ilk kitabı bu. Aşka aşık olanlar için tekrar yayınlıyoruz bu dünya güzeli kitabı, unutulmasın diye." Üstelik çevirmeni de Tahsin Yücel. Mıh gibi içinize oturacak cümlelerden birkaçıyla bitireyim:

"Yeni varlıkların çekiciliği, galiba daha mutlu olmasını diledikleri bir geçmişi yadsıyarak değiştireceklerini ummalarındandır."

"Elimdekinden fazlasını yitirdim."

"Ben de bağlayabilirdim seni, gücünden özgürlüğünden, mutluluğundan yoksun bırakabilirdim seni, gücünden özgürlüğünden, mutluluğundan yoksun bırakabilirdim; o korktuğun, o aradığın acılı kaygıyı ben de uyandırabilirdim içinde. İstemedim. Seni hiçbir kurnazlığa başvurmadan sevmek, göğüs göğüse çarpışmak istedim. Silahları sen bana kendi elinle verirken, hiçbir savunmaya başvurmadan bıraktım kendimi sana. İyi ettiğimi sanıyorum. Bana öyle geliyor ki sevgililer arasındaki bu amansız savaştan daha büyük bir şeydir aşk."

"Kederlerimizle arzularımız hiçbir zaman bağdaşmıyordu."