PODCAST

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Ada ya da Arzu - Vladimir Nabokov



Hayatını iliklerine kadar çekerek yaşamış, yazmış has bir adamdır Nabokov. Onun kahramanları sevişecek olsa altlarında küpe çiçeği mi uzanıyor yoksa melisa mı; sırtlarını ardıça mı dayadılar yoksa akasyaya mı bilirsiniz. Etraflarında hangi kuş uçuşuyor, o konan kelebeğin şeceresi nedir haberiniz olur. Size hayatı, etrafındaki her şeyle ve isimleriyle sunar çünkü adlandırılmayan yoktur. Evinin bahçesindeki ağacı tanımayan adamın yazdıklarını okumaya değer bulmam. Merak, arzu, iştah, zerafet Nabokov'un yoğrulduğu hamurdur. Ada ya da Arzu da bana kalırsa baş yapıtıdır.





Yine rahatsız edici şeyler söylüyor Nabokov. Lolita'da pedofil, Ada ya da Arzu'da ensest, karakolda ayna var. Küçük pipili Van, Van'ın sevgilisi/kuzeni/arkadaşı olan Ada, çocukluktaki (çocuklukla yakıştıramadığımız) kösnül aşkları ve o aşkın/çocukluğun tüm hayatlarına yayılması kitabın çerçevesi. Yazarın zarif gayesi çocukluğu yaşlılığa taşımak. Okuması zor bir kitap. Sebat, duygudaşlık ve donanım istiyor. Oldukça ince bir iş. Her cümlesi atıflarla dolu ve şiirsel. "Düz yazı yazacaksan şiire doy" diyen de odur. Kendine güvenen okusun derim. okuduğum en iyi on romandan biri kesinlikle. İletişim'den çıktı, bulmak kolay. İyi ki Fatih Özgüven çevirmiş diyeceksiniz. Kitaptan meşhur iki cümleyi paylaşarak bitireyim:

"Bütün eski aşklarımız cesettir ya da eş. Bütün kederlerimiz ise bakire ya da orospu."

"Pişmanlıklarımız geçmişi ne kadar değiştirebilirse, umutlarımız da geleceği o kadar diriltebilir."