PODCAST

10 Temmuz 2014 Perşembe

Sinek Isırıklarının Müellifi - Barış Bıçakçı



Barış Bıçakçı'yı daha önceki yazıda yeterince övmüş, yere göğe koyamamıştım. Seriyi bozmak niyetinde değilim, methiyeme kaldığım yerden devam edeceğim. Sinek Isırıklarının Müellifi beyefendinin son kitabı. 



En az Yusuf Atılgan kadar temiz duygularla ve Oğuz Atay kadar muzip dille yazılmış, başı dik, alnı açık bir roman. Eline kalem alacak birine verilen en yerinde nasihati bu kitapta buldum: "Eline kalem alan insanın sadece kendi düşündüklerini değil bütün dökülenleri toplaması gerektiğini anladı." Karavana cümlesi olmayan bu tertemiz romanı okuyun, yıllar sonra tekrar okumak isteyeceksiniz.

"Bir: Yoksunluk ve özlem bizi zinde tutuyor, zamanın dışında tutuyor. İki: Arzuları doyurmak bizi pelteleştiriyor, zamanın içine atıyor."

"Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz."

"Mucize bekleyen herkes eninde sonunda fizik yasalarıyla yüzleşmek zorundadır."

"Biraz sonra unuttukları ve hatırladıkları birbirine karıştı ki bu da insanı meydana getiren temel karışımdır."

"Yazmak bir bakıma anlatılmaya değmez olanı anlamlı kılmaya cüret etmektedir."

"İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'da insan sadece Ankara'nın haline üzülyor."