PODCAST

4 Ekim 2014 Cumartesi

Korku ve Titreme - Soren Kierkegaard




Kierkegaard varoluşçuluğun babası sayılır. Varlığın özden önce geldiğini düşünüyorlar pek kabaca. İnsan dünyaya fırlatıldı, var oldu ve sonra içi doldu, bir öz oluştu demeye getiriyorlar. Kierkegaard koyu bir dindar fakat ardıllarının ezici çoğunluğu ateist yahut agnostikler. Bu Kierkegaard'ı iyice ilginçleştiriyor. Zeki bir adam. Baş etmesi çok güç. Okumuş dindarlar kendilerini savunurken sıklıkla  Kierkegaard'ın ardına saklanırlar. Müslümanlar da buna dahil. 

Korku ve Titreme'nin etrafında döndüğü olay İbrahim ve oğlunun kurban meseli. Konuya sıradışı bir bakış. Okuduğum dönem epey etkilenmiştim. Zekası karşısında tek hissettiğim teslimiyetti. Ana soru şu: "Evrensel ahlak yasası bir kereliğine askıya alınabilir mi?". Bu sorudan başka sorular çıkarıyor: "Tanrı İbrahim'den oğlu İshak'ı kurban etmesi gibi etik dışı bir davranış istedi. Bu isteği yerine getiren İbrahim, Tanrının istediğini yaparak aslında ahlaklı mıdır?" "İbrahim, aslında çocuğuna bir şey olmayacağından ve Tanrının çocuğunu ona geri bağışlayacağından emindi. Eğer emin olmasaydı yine aynı şeyi yapar mıydı? Bu yapacağını ailesinin geri kalanından neden gizledi?". İbrahim ve İshak arasında geçenlerin dört farklı anlatımının yapıldığı Alıştırma bölümü kitabın kalbi. İlk anlatımda İbrahim, oğlu İshak'ı paralar, "Ben bir putperestim ve seni kurban etmem Tanrı'nın bir emri değil" der. "İshak'ın Tanrıya olan inancını yitirmesindense beni canavar olarak bilmesi yeğdir" diye düşünür. Çocuğunu sütten kesmek için memesine kara süre anne gibi davranır. İkinci anlatımda İbrahim, İshak'ı dağa götürürken hiç konuşmaz. Evet Tanrı bir koç gönderir ama O, Tanrı'nın kendisinden böyle canavarca bir şeyi istemesini ömür boyu unutamaz. Çocuğunu sütten kesmek için anne safça memesini kapatır. Böylece çocuğun artık bir annesi yoktur. Üçüncü anlatımda İbrahim İshak'ı kurban etmede gönülsüzdür ve Tanrı, İbrahim kendisinden af dilemeden ona bir koç gönderir. İbrahim mahcubiyetten kurtulur. Çocuğunun sütten kesilmesini bilir ancak buna gönlü razı olmayan anne, çocuğuyla beraber hüzünlenir. Dördüncü anlatımda babası İbrahim'in kararlılıkla bıçağını çektiğini gören İshak imanını kaybeder. Çocuğunu sütten keseceği zaman eline başka bir yiyecek alan anne. Anka Yayınları'ndan çıktı. Muhteşem bir kitap. Muhakkak okunmalı. Bulmak çok kolay değil fakat mümkün.

"İmanın düşüncenin bittiği yerde başladığı, İshak'ı İbrahim'e geri verme paradoksudur."

"İnsanoğlundaki en yüce tutku imandır ve burada hiçbir kuşak atalarının bıraktığı yerden başlamaz, her bir kuşak başlangıçtan başlar, yerine gelen kuşak, önceki kuşağın görevine sadık olmuş olması ve ihanet etmemiş olması şartıyla bu önceki kuşaktan daha ileri gidemez."