Charles Freeman’ın çok
meşhur bir tarihçi olduğu söylenemez fakat özetlemeye çalıştığı konu oldukça
popüler: Mısır, Yunan ve Roma Tarihi. Peki neden bu kitabı okuyalım? Dost
Kitabevi bastığına göre muhakkak okunmaya
değerdir diye düşündüm ve yanılmamışım. Öncelikle söylemem gerekir ki bu kitap
Antik Akdeniz uygarlıkları tarihinin ancak kabaca bir özeti olabilir. Bu
coğrafyaların ve kültürlerin tarihine merak uyandırmak için yazılmış gibidir
kitap adeta. Bu uyanan merakınızı nereye ve nasıl yönlendirmeniz gerektiği
konusunda da elinizi tutacaktır. Yoksa Roma Tarihi için Titus Livius da
önerebilirim. 142 cilt yazılmış orjinali, Arkeoloji ve Sanat Yayınları 7
ciltte toplamış (1000 küsür sayfa) ve 150TL gibi bir fiyata satıyor. Ya da
varsa içinizde babayiğit Theodor Mommsen’den okuyunuz Roma tarihini. Tartışmasız
konusunun en iyi kitaplarından biridir. Bir de Nobel ödülü vardır yazarın,
belki bu sizi ikna etmeye yeter. Ne yazık ki Türkçe’ye çevrilmemiş ama orjinal
dilinde (Almanca) ve İngilizce kolaylıkla bulabilirsiniz internette. İngilizce
çevirisi oldukça kolay anlaşılır. Egon Friedell’den de Antik Yakındoğu’nun
kültür tarihi okunabilir, Türkçesi var. Özellikle Mısır tarihi ile ilgili bir
sürü berbat kitap var. Dolayısıyla neyi okumamanız gerektiğini öğrenmek için
bile okumalısınız Charles Freeman’ı.
Gelelim kitaba: Bir makro tarih
kitabı yazılacaksa kaçarı yok en çok yeri savaşlar tutacaktır. Avrupa tarihini
anlatmak isteyen biri Yüzyıl Savaşları, Otuz Yıl Savaşı, Yedi Yıl Savaşları,
Napolyon Savaşları, Kırım Savaşı’nı anlatarak işe başlayacaktır şüphesiz. Freeman
ise mümkün mertebe savaşlara kısaca değinmiş. Ayrıntılı okumayak
isteyenlere de yol göstermiş. Savaşlardan çok o dönemki gündelik hayat, kadının
toplumdaki yeri, dini inanışlar, tarih yazımı, sanatsal gelişmeler, savaş
teknikleri, felsefenin gelişimi, kültürel değşimler, kültürler arası
etkileşmeler ve o tarım anlatılmış. Dine bakışı taraflı fakat oldukça bilimsel.
İsa’nın doğumu sonrası bölgedeki kültürel ve dini değişimleri anlatırken
ağzından bal damlıyor. Tevrat ve Gılgamış Destanı arasında kurduğu bağ, Pagan
geleneklerinin Hristiyanlığı nasıl şekillendirdiğini anlatışı oldukça
etkileyici ve ikna edici. “İşim bu değil ama yine de bu kadarını söylemeden
edemezdim” tavrı çok insani ve eğlenceli. Bazı tarihi şahsiyetler
hakkındaki kişisel husumeti ve hayranlığını da gizlemiyor, tersine okuyucuyu
neden böyle düşündüğüne ikna etmek peşinde. Beni ikna etti. 600 küsür sayfada
olabilecek en kusursuz haliyle olan biteni anlatıyor. Sadece bir siyasi tarih
kitabı değil aynı zamanda felsefe, sanat, kültür ve din tarihi olarak da
okunmalıdır. Kitap Bizans İmparatorluğunun doğuşuyla birlikte son buluyor. Devamını
merak edenler için Edward Gibbon’dan gelsin: Bizan İmparatorluğu’nun
Gerileyiş ve Çöküş Tarihi. İngilizcesini internette bedava bulmak kolay. Müthiş
bir kitap. Türkçesi yakın zamanda çıktı, yine Arkeoloji ve Sanat Yayınları’ndan.
1500 küsür sayfa, yine 150TL civarında.