Slovenyalı
entellektüellerden. Bizde de entellektüelin besmelesi haline gelmiş bir isim.
Günümüz filozofları arasında önemli bir yere sahip olduğunu kabul etmek
gerekir. Kimi zaman anlaşılması güç bir üslupla anlatsa da meramını çoğu zaman
açık, seçik yazar. Nüktedan da bir adam olduğu besbelli. Yoksa berduş bir
filozofun Arjantinli top modelle ne işi ola? (İkinci eşi Analia Hounie’yi
kast ediyorum). Malum, kadınlar güldüren erkekleri seviyor. Özellikle filozof
tercih ettiklerini sanmam. Zizek’ten Nükteler isimli seçki de
bu cevherin ürünü.
Kitap 130 küsür sayfa, hap gibi. Fıkralar bir kısmı bilindik, bayağı
şeyler. Zizek sinekten yağ çıkarmaya çalışmış, bu nüktelerden Lacan’a, Derrida’ya
falan ulaşmış. Beyhude çaba. Bir kısmı, hele ki Hristiyanlık ile ilgili olanlar
oldukça iyi. Bunlardan da kimi zaman bir yerlere varmaya çalışmış ama bu da
beyhude bana kalırsa. Zizek sadece fıkraları yazsaydı daha iyi
bir kitap olabilirdi. İsmini de Zizek’in Sevdiği Fıkralar koyabilirdi.
Birkaçı hariç çoğu laf kalabalığı olan açıklamalardan müteşekkil. Mizah
sevenlere öneririm, iyi parça. Encore’dan çıktı. Bulmak zor değil.
“Tutuklanıp çarmıha gerilmeden evvelki gece,
takipçileri endişelenmeye başlamıştı - İsa hala bakirdi, ölmeden önce biraz
zevk yaşaması iyi olmaz mıydı? Bunun üzerine Mecdelli Meryem'den İsa'nın
dinlenmekte olduğu çadıra gidip onu ayartmasını istemişler. Meryem bunu seve
seve yaparım deyip çadıra gitmiş. Ama beş dakika sonra, dehşete düşmüş ve
öfkeli bir halde çığlık ata ata kaçmış oradan. Takipçiler ona ne oldu bitti
diye sormuş ve Meryem izah etmiş: "Kıyafetlerimi yavaşça çıkardım,
bacaklarımı uzattım ve İsa'ya kukumu gösterdim; ona baktı ve 'Ne feci bir yara!
iyileştirmek lazım!' dedi ve avucunu nazikçe üzerine koydu."
1930'ların ortalarında Bolşeviklerin Politbüro'sunda
hararetli bir tartışma dönüyordu: Komünizmde para olacak mıdır olmayacak mıdır?
Solcu Troçkistler paranın olmayacağını, çünkü paraya yalnızca özel mülkiyeti
toplumlarda ihtiyaç duyulduğunu, Buharin'in sağcı taraftarları ise komünizmde
elbette para olacağını, çünkü her karmaşık toplumun ürünlerin mübadelesini
düzenlemek için paraya gereksinim duyduğunu iddia ediyordu. En sonunda, Stalin
Yoldaş devreye girip Solcu ve Sağcı sapmaların her ikisini de reddettikten
sonra, hakikatin karşıtların üst bir diyalektik sentezi olduğunu iddi etmişti.
Diğer Politbüro üyeleri ona bu sentezin nasıl bir şey olduğunu sorduğunda,
Stalin sakince şu cevabı vermişti: "Para olacak ve para olmayacak.
Bazılarının parası olacak, bazılarınınsa olmayacak."