PODCAST

7 Haziran 2014 Cumartesi

Felsefe Konuşmaları - Denis Diderot


Kitap din, ahlak, tanrı, öteki dünya gibi bin yıllardır üzerinde düşünülen konular üzerine dialoglardan oluşuyor. İlginç olanı Diderot'un vaktinden önce ötme cesaretini göstermesidir. Darwin'den yüzyıl önce evrim fikrini ortaya atar (Anaximander, Aristotales, Empedokles de benzer şeyler düşünmüş fakat Diderot kadar barizine rastlamadım). Yine vaktinden önce din ve tanrı inancına karşı durabilmiştir (Epikuros, Anaksagoras da Tanrı fikrine karşı durmuştur fakat Diderot ve Baron d'Holbach'a kadar bu fikri açık açık savunabilecek babayiğit çıkmamış. Eski bir rahip olan Jean Meslier'i de anmadan olmaz. İlgniçtir Meslier'in kitabı Mustafa Kemal'in emriyle Türkçe'ye çevrilmiştir. Bugünlerde Kaynak Yayınları, Tanrısızlığın İlmihali adı altında sahiplenmiş kitabı).




Din karşıtı argümanları birçok düşünüre göre oldukça yavan. "Bir insanlık düşmanı, insanları felakete sürüklemek için onların üzerinde hiç anlaşamayacakları, fakat canlarından çok değer verecekleri bir varlığa inanmaktan başka ne icat edebilirdi?" Ütopik bir insanlık düşmanı olsaydı eğer ve dini, insanları birbirine düşürmek için icat etseydi şüphesiz bu buluşu dahiyane ve şeytanca olurdu fakat bu dini, bir insanlık düşmanının icat etmiş olabileceğine delalet etmez. Silahlar sayesinde sayısız insan öldürülmüş olabilir fakat zannederim silahları icat edenlerin amacı insanlığın kökünü kurutmaktan çok savunma olmuştur. Kendisinin kötü bir insan olduğunu düşünen birine hiç rastlamadım.

Kitapta din ve Tanrı leyhine argümanların sahibi olan karakterler (Başrahip ve La Maréchale) de bana kalırsa kasıtlı olarak çok zayıf bırakılmışlar. "Dini ortadan kaldırırsanız yerine ne koyacaksınız?" Bu üzerinde yazmaya değmeyecek kadar yavan bir soru fakat Diderot'un hedef kitlesi ortalama dindar (entellektüel olmayan dindarları kastediyorum) ve ortalama ateist/deistlerse diyecek lafım yok. Ateizm üzerine okumaya Skinner, Ayer, Searle ile başlamak çok akıllıca olmayabilir.

Üzerinde durulması gereken iddialardan biri şu: "Dinin ahlak ve gelenekler üzerine etkisi olduğunu nasıl söyleyebilirim?" Kitaptaki din karşıtı argümanların seslendiricisi Crudel'i, güzel ve sofu bir kadından bahseder. Kadın gerdanını yeterince örtmüyordur. Güzelliğini sergilemekten çekinmeyen bu kadın şüphesiz İncil'e göre günahkardır. Crudel kadınla bu konuyu konuşur. Kadın önce ayak direse de sonradan Crudel'in haklı olduğunu kabul etmek zorunda kalır. Bir sonraki ayinde gözgöze gelirler, kadın gerdanını hala örtmemektedir. Buna karşılık peçeyle dolaşan Şii kadınlar, teknolojiden uzak duran Mormonlar, sünnet olan Müslüman ve Yahudi erkekler var. Yine de üzerinde durulması gereken bir iddia yine de. "Tıpkı manastırlardaki kurallar gibi, dinin kuralları da zamanla gevşer; bunlar doğanın bizi kanunlarına boyun eğmeye sürükleyen itkilerine karşı durmayan çılgınlıklardır."..."günah çok yakın, cehennem ise uzaktır." Zamanla geçer demektedir kısaca, göreceğiz. Bir de zeytin dalı uzatır: "Bunca kimsenin kötülüğe meyletmesine yol açan ve gelecekte de yol açacak olan din, sizin daha iyi olmanıza yardım etmiştir. Ona inanmanız iyi."

Diderot'un en sevdiğim tavrı ise şu: "...dinsizlerle birlikteyken, Tanrı'nın varlığıyla ilgili tüm kanıtlar aklıma gelir, dindarlarla birlikteyken ise Tanrı'ya karşı ileri sürülen, Tanrı düşüncesini çürüten tüm deliller adeta gözümden fışkırır."

Dinlere karşı öne sürülen en kuvvetli argümanı Diderot da dillendirmiş: "Benim gibi düşün yoksa Tanrı'nın gazabına uğrarsın... Benim gibi düşün yoksa seni gebertirim".  Her dindar kendi dininin en hoşgörülüsü olduğu iddiasında fakat hemen hemen tüm kutsal kitaplarda, Tanrıtanımazlara karşı şiddete ehliyet olarak yorumlanmaya açık sözler var. Bu Tanrı fikri artık savunulabilirliğini yitirmeli. "Ya Tanrı varsa, ne diyeceksin ona?". Diderot'un cevabı merhametimi kabarttı doğrusu: "Tanrım, daha açık konuşmanız gerekirdi. Muammaları çözemediysem, bu benim kabahatim mi? Beni içine soktuğunuz karanlıklarda yol alabilmek için, fenerimi şu tek ve biricik alevimi, şu titrek ışığı, bana bağışladığınız şu küçücük aklı söndürmem gerektiğini nereden bilebilirdim ki?" Dindarları aşağılasa da muzip ve zekice bir savunma. Kitabın tek cümlelik özeti ise: "Doğanın yararsızlığa tahammülü yoktur."