PODCAST

13 Temmuz 2017 Perşembe

On the Various Contrivances by Which British and Foreign Orchids are Fertilised by Insects: And on the Good Effect of Intercrossing - Charles Darwin



Kütüphanemde olmasından gurur duyduğum kitaplardan biri. Darwin’in ıskalanmış şaheseri. Sene 1862. Yanılıyor olabilirim ama Darwin’i orkideleri incelemeye iten şey güzelliğin ne işe yaradığı sorusuna aradığı cevap olabilir. Bu sadece Darwin’in cevap aradığı bir soru değil şüphesiz. Bu soruya çoğunlukla kestirme bir cevap verilip geçiştirilmiş: “Yaratıcı güzelliği kendi ve kulları için tasarlamıştır.” Peki neden? “Tanrı’nın ihtişamını, gücünü ve güzelliğini görüp iman edin, ibret alın” diye.  Bu açıklama daha fazlasını talep edenleri doyurmaz tabii ki. Aklı başında pek çok kişi bu soruya cevap aramış. Freud dahil: “Güzelliğin bir yararı yok gibidir ama uygarlık o olmadan yapamaz. O cinsel duygu alanından türemiştir. Öte yandan görünüşü uyarıcı etki yapan cinsel organları güzel bulmamamız ilginçtir. Güzellik niteliği ikincil cinsel özelliklere ait gibidir.” (Uygarlığın Huzursuzluğu) Darwin bu soruyla cebelleşmeye tavus kuşu kuyruğundan başlamış: “Tavuskuşu kuyruğuna ne zaman bakacak olsam hasta oluyorum.” Çünkü kuyruğun bu kadar güzel olmasının sebebini bulamıyordu. Güzelliğin ne işe yaradığını ararken orkideler üzerinde çalışmaya karar veriyor. Hem alımlı, hem de yüzlerce varyasyonu olan bu türle çalışmak çok cazip.


Kitabın ilk bölümünde orkidelerin genel yapısını tarif etmiş. Daha sonra Orchis mascula üzerinde durmuş. Daha sonra bir böceğin, bu orkidenin polenlerini bir başka orkideye taşıdığını gözlemlemiş. Sonra diğer orkide türlerinde de aynı mekanizmanın olması gerektiğini düşünüp, onlar incelemeye koyulmuş. Orchis pyramidalis’in döllenmesini incelerken fark etmiş ki, bu türün polenlerini de taşıyan bir böcek var. Nihayetinde diyor ki “orkidelerin türlerini devam ettirmesi için böceklere ihtiyaçları var çünkü polenleri ercik başı içerisinde fazlaca gömülü” Sonra fark ediyor ki bu taşıma işi hep kelebeklere kalıyor. “20 yıldır orkideleri dikkatle izliyorum fakat hiçbir orkideye kelebek harici bir böceğin yaklaştığını görmedim” Sonra bu kelebek ve güveleri inceliyor. “Çoğunun hortumuna iki ya da üç çift polen yapışıyor. Fakat Acontia türüne yedi, Caradrina’ya da on bir çift polen yapışıyor” Sonra Caradrina ve Acontia’yı incelemeye başlıyor. Bu güvelerin hortumlarıyla orkideninkinin simetrik olduğunu fark ediyor. Bundan sonra orkide türleriyle, onlardaki polenleri taşıyan kelebek ve güvelerin hortumlarını eşleştirmeye başlıyor.  Her orkideyle eşleşen bir kelebek yahut güve bulunca da keyfi yerine geliyor çünkü tüm bu bulgular onun teorisi destekliyor. Ve anlaşılan güzellik de evrimin bir basamağı yahut aracı. Hayatta kalmanın, türünü devam ettirmenin anahtarı. Bu sırada bir orkide üreticisi (James Veitch) Darwin’e Madagaskar’dan getirttiği egzotik orkideleri gönderiyor. Bir tanesi özellikle dikkatini çekiyor Darwin’in: Angraecum sesquipedale. Artık Darwin orkidesi diye geçiyor. Bu bitkinin çiçeklerine dikkatlice bakınız. Yıldız şeklinde yapraklar ve onların içinden çıkan bir ayak uzunluğunda incecik bir hortum. Polenler bu hortumun içinde! Bu polenleri taşıyacak babayiğiti İngiltere’de çarnaçar beklemeye koyuluyor. Memleketindeki sfenks güvelerinden medet umuyor. “Bu koca güvelerin hortumları vücutları boyundadır” diyor. Fakat bu hayvanların en irisi bile 3 inchi (7,5cm) geçmiyor. Bu orkidenin polenlerine uzanabilmek için 10-11 inch (25-27cm) uzunluğunda hortumu olan bir kelebek gerek. “Madagaskar’da böyle uzun hortumu olan kelebekler olmalı” diyor. Darwin’in ölümünden 20 sene sonra bu böceği buldular: Dev Kongo güvesi (X. morganii praedicta).


Bu anlattıklarımdan sonra hala heveslenmediyseniz bu kitap size göre değil. Meraklıları kitabı ancak internet üzerinden sipariş edebilir. Ücretsiz olarak e-kitap halinde de okuyabilirsiniz. Türkçesi yok.