Murat Menteş’ten Dublörün
Dilemması’nda uzunca bahsettim. Fikirlerim değişmedi. Öyleyse hemen sadede
gelelim. Bu kitap ilk kitabın devamı sayılabilir. İhanet, aşk, ihtiras, tutku,
cinayet, arkadaşlık ne ararsanız var bu kitapta. Okuyucuya istediğini verme
konusunda bu adam bir harika. Kitabın bir soundtrack’i dahi var. İlk kitaptan
daha iyi olduğunu düşünüyorum. Üstelik Türk filmi havası ağır basıyor. Tarantino’nun
Christoph Waltz’i varsa, Melih Gülgen’in Cüneyt Arkın’ı
var. İlgiyi hak ediyor yine.
Beklenen ‘altı çizilecek satırlar’
bölümüne gelirsek:
“Hayatında en az bir aşağılık
herifle yakınlaşmadan gerçek kadın olamazsın.”
“Seni unutma fikri bile, sana
kavuşma umuduna bağlanıyor içimde. Senden kaçış varsa bile kurtuluş yok Şebnem.”
“Susuzluktan ölmüyorsanız, bardağın
dolu tarafını da, boş tarafını da umursamazsınız. enver'in "dolu" olduğunu
çoktan anlamıştım. Fakat kendi susuzluğumun farkında değildim. İşte, şimdi
içimde aşkın çıngırakları çalıyordu.”
“Fanilik de, sonsuzluk da insana
ağır gelir. Katlanılabilir ıstıraplar peşinde koşmamız bundandır.”